İzlanda Gezi Rehberi – 1- Planlama ve Reykjavik

İzlanda’ya gitmeye karar verdikten sonraki süreç hangi bölgeleri gezmek istediğimize karar vermekle gecti. Toplamda 5,5 tam günümüz vardi ve biz her yeri görmek istiyorduk. Detaylı bir plan yaptık. Erkenden kalkacaktık. Hava kararana kadar gezecektik. Bu şartlarda görmek istediğimiz her yerin tam olarak hakkını verebilmek için 7 tam gün gerekiyordu ve hava 6’dan önce kararıyordu. Kendimizi yeniden gelmeye ikna ederek, biraz da üzülerek seyahatimizi Altın Rota (Golden Circle) ve güney İzlanda ile sınırladık.   Bu yazıda planımızı ve Reykjavik detaylarını bulabilirsiniz.

Bu noktada ilk işimiz otel bakmak olmalıydı ama herkes öyle ilk çeyrek koşuşturması içerisindeyken kimse bakmadı. Nihancım araba ve otel işini aldı neyse ki, biz de otellerimizi ayarladık. Detaylar yakında blogumuzda. 

Nereleri gezeceğimize karar verdikten sonra, diğer hazırlıklara geçtik. İzlanda nasıl bir ülkeydi? Hava durumu nasıldı? Vize gerekli miydi? Para birimi neydi? Kredi kartı yeterli miydi? Orada ne yiyebilir ne giyebilirdik? Telefon hatları nasıldı? Benzin nasıl alınıyordu? Neden bu kadar az bilgi vardı? Abartıyor muyduk? Abartmıyorduk. Detaylı bir hazırlık şartmış İzlanda için ve biz iyi hazırlanmıştık. Bütün bu detaylar için sizi İzlanda hakkında gitmeden bilmeniz gereken her şey yazımıza alalım. Planlama tamam detayları alalım derseniz de  Golden CircleGüney İzlanda- Birinci kısım, Güney İzlanda- İkinci kısım yazılarımza göz atabilirsiniz.

Planlama

Evet, hazırlık işini de hallettiğimize göre nasıl bir rota çizmeliydik. Blue Lagoon’a önce mi sonra mi gidecektik? Buz mağaralarına hangi gün gitmeliydik? Bu arada şahane bir haber aldık. İzlanda’da 3 degil 3,5 kisi olacaktık. Nihan hamileydi. Peki hala istediğimiz her yere gidebilecek miydik? Buz mağaralarını direk eledik. Çok riskliydi. Seyahatimiz şu şekilde gerçekleşti:

  1. Gün: Varış, arabayı teslim alma, otele ulaşma, kısa bir Reykjavik turu ve kuzey ışıkları avı
  2. Gün: Golden Circle: Tingvellir, Öxararfoss, Geysirler, Gullfoss, Kerid
  3. Gün: Urridafoss, Keldur, Seljalandfoss, Gljufrabui, Dyrholaey ve çevresi, Reynisfjara 
  4. Gün: Skafagos, Solheimasondur uçak kazası,  Vik, Diamond Beach, Jökulsarlon lagünu, kar fırtınasına yakalanmak, Höfn
  5. Gün: Ren geyigi takibi, yeniden pırlanta sahili ve buzullar, Vatnajökull ve Svinefellsjökull, Skaftafell, Fjadrar Gljafur Kanyonuna girmeye çalışmak, Svartifoss tırmanışı, kardan Kirjugôlfid’i, Dverhamrar’i ve Eldrahun’u görememe, otele dönüş yolunda güçlü kuzey ışıklarını görmemiz ve otele dönüş
  6. Blue Lagoon, keyif yemeği, Reykjavik turu ve valiz toplama

Tabii ki planlarımız böyle degildi. Planlarda değişiklik yapan çok önemli birkaç faktör var:

Hava durumu: 

Hava durumu seyahatinizi çok etkileyecek. O yüzden yola çıkarken başınıza geleceklere hazırlıklı olarak yola çıkın. Hiç planda yokken kar yağabilir mesela. Görmek istediğiniz çoğu yeri göremeyebilirsiniz. Çok rüzgar olabilir. Güneş olmadıgı için şelalelerde gökkuşağı göremeyebilirsiniz. Ama asıl en önemlisi temkinli olmak. Özellikle kış aylarında kar fırtınaları oluyor İzlanda’da. Bu bizim alışık olduğumuz bir şey değil. Mutlaka ama mutlaka her gün hava durumunu ve seyahat edilebilirliği yola çıkmadan kontrol edin.  Bu faktör kuzey ışıklarını görmenizde de etkin bir rol oynuyor olacak. 

Kapatılmış yerler:

İzlanda bazı yerleri fazla turist ziyaretinin verdigi zararlar sebebiyle kapatabiliyor. Mesela görmek istediğimiz bir kanyonu biz plandan çıkarmak durumunda kaldık. Justin Bieber klip çektikten sonra herkes buraya verilen direktiflere uymadan girdiği, patikaları takip etmediği için olmuş bu. 

Yorgunluk durumunuz:

Her ne kadar arabayla da seyahat etseniz, in-bin, giyin-çıkar, gece kuzey ışıkları avına çık insanı çok yoruyor. Çok yorgunsanız, o son şelaleyi görmeyebilirsiniz. Yine gelirsiniz.

Otelinizin yeri:

Biz bir gece geri dönmek durumunda kaldık çünkü hava durumu yüzünden planlarımız değişti. Oradan yaklaşık olarak günde 2-3 saat kaybımız var iki gün için. Her ne kadar detaylı planlasak da bazen böyle şeyler yaşanabiliyor. 

Eh madem uyarıları ve planlama işini de hallettik. O zaman Reykjavik ile başlayalım. Gezilen diğer kısımları da gün gün ekleyeceğim.

Reykjavik

Reykjavik müze gezmeyecekseniz neredeyse yarım gün içerisinde gezilebilecek bir şehir. Hava çok soğuk ve rüzgarlı olduğu için, görülecek yerlerin bir kısmını arabayla gezdik biz. Önce hemen hemen bütün Reykjavik fotoğraflarında gördüğümüzle Hallgrimskirkja‘yı görmeye gidiyoruz. Arabanızı kilisenin yanındaki otoparka bırakabilirsiniz. Normalde ücretli olan bu park yerine park metre bozuk olduğu için biz ücret ödemedik. 

Hallgrimskirkja, daha sonra hem siyah sahilde hem de Svartifoss’ta göreceğimiz bazalt kolonlardan esinlenerek yapılmış bir kilise. Ve oldukça etkileyici. Kilisenin önünde ulusal kahramanları Viking Leifur Eiríksson’un bir heykeli bulunuyor. Okuduklarıma göre Leifur Eriksson Amerika’yı Colomb’dan 5000 yıl önce ‘keşfeden’ ilk avrupalıymış. Kiliseye giriş ücretsiz ve saat 9:00 ve 17:00 arasında açık. Daha detaylı bilgi için şuraya tıklayarak kilisenin web sitesine ulaşabilirsiniz.

Eğer 73 metre yüksekliğindeki çan kulesine tırmanıp şehri yukardan görmek istiyorsanız 1000ISK vermeniz gerekiyor. Bileti kilisenin hediyelik eşya dükkanından alabiliyorsunuz. Yazılarımı okuyorsanız bu çeşit kulelere asansör yoksa asla ve katiyen tırmanmadığımı biliyorsunuzdur. Bir Delft travması yaşamıştım. Onu da bilahare anlatırım. Neyse ki sizin için asansör var mi diye bakmıştım ve vardi. Biz maalesef kiliseyi açık yakalayamadığımız için içini de kulesini de göremedik.

Kiliseyi dışardan gezdikten sonra arabamıza biniyor ve bir sonraki durağımıza Güneş Yolcusu (Sun Voyager) heykeline geliyoruz. Bu heykel çoğunlukla viking gemisiyle karıştırılıyormuş ama aslında ışığı ve umudu simgeleyen hayali bir bot olarak tasarlanmış. Buraya aslında kiliseden dümdüz yürüyerek, Reykjavik sokaklarını gezerek de ulaşabilirsiniz.

Reykjavik Güneş Yolcusu

Yukarıda bahsettigim Reykjavik sokakları (Laugavegur) bir çok kafe, restoran ve hediyelik eşya dükkanı bulunduruyor. Biz tüm hediyeliklerimizi buradan aldık. Ayrıca sokakların her yerinde şahane grafitti ve duvar sanatı örnekleri vardı. Bayıla bayıla gezdik.

Reykjavik’teki son durağımız limandaki Harpa konser ve konferans merkezi oldu. Arabamızı Harpa’nin hemen yanına kısa sureli ücretsiz olarak park ettik. Ama uzun sureli kalacaksanız etraftaki park yerlerinden birini tercih etmeniz daha iyi olacaktır. Harpa ışıklandırması çok etkileyici olan bir bina. İçerisine giriş ücretsiz. Ayrıca gün içerisinde bina turları da düzenleniyor. Denk getirebilirseniz burda bir konser izlemek de çok güzel olacaktır. Oturup bir seyler içmek isterseniz de giriş katında bir bar mevcut. Ayrıca şahane bir hediyelik eşya dükkanı var ama birazcık pahalı.

Limanda küçük bir tur atıp, güneşin batışını seyrettikten sonra sonra otelimize dönüp kuzey ışıkları için dinlendik biraz. Bizim gitmediğimiz ama gidilebilir olarak Ulusal Izlanda Müzesi, Izlanda doğasını interaktif deneyimleyebileceğiniz Perlan, Arbaer açık hava müzesi ve bizim yalnızca gece kuzey ışıkları için gittiğimiz Grotta deniz feneri de bulunuyor.or.

Umarım rehberimiz sizin için yararlı olmuştur. Rengincim, bunlar tamam da benim başka bir sorum var diyorsanız bize yorumlardan ya da Instagram’dan ulaşabilirsiniz. Seyahatimizin detaylarını merak ediyorsanız da yine Instagram’da sabitlediğimiz hikayelere bakabilirsiniz.