Koşuyorum #3-Cape Trail, Cape Town

Cape Town’a gideceğimi bir arkadaşımla konuştuktan sonra ki kendisi hem iyi bir koşucu hem iyi bir gezicidir orada da var yarışlar falan baktın mı hiç? deyince, hemen bakıyorum gideceğimiz tarihte denk gelen bir yarış var mı dedim ve biraz araştırmayla Cape Trail serisini buldum.

Benim kayıt yaptırdığım ise 4 koşuluk bir seri olan Cape Summer Trail’ın 30 Ocak tarihinde gerçekleşecek olan ikinci koşusu idi.

Detaylar burada,

https://www.trailseries.co.za/

İnternet sitesi üzerinden 125 rand karşılığında kredi kartı ile internetten kayıt yaptırdık. Koşunun bana cazip gelen yanı ise Kirstenbosch Botanical Garden’da olmasıydı. Buranın fotoğrafları o kadar güzeldi ki, burda bir trail fikrine hemen kapılıverdim.

Koşudan bir gün önce gezmek için gittiğimizde Kirstenbosch Botanical Garden’da çekildiğimiz bir fotoğraf

Günler geçti, Cape Town’a gittik, gezmeler tozmalar derken koşu günü geldi. Koşu günü sabahında, planda başka bir yere sığdıramadığımız için Table Mountain tırmanışı yaptık, ki 2.5 saate yakın süren yorucu bir tırmanıştı bu, akşamına da 5.8 km trail çok akıllıca bir fikir miydi derseniz hayır değildi:D Ama tabii ki yaptık, çünkü tatildeyken akıllıca işler yapmak gibi bir derdimiz yok.

Arabamıza atladığımız gibi Kirstenbosch’a yola koyulduk, girişte arabamızı park edip başlangıç noktasına yürümeye başladık. Girişte bir kuyruğa girip numaralarımızı aldıktan sonra beklemeye başladık. Ortam çok eğlenceliydi, birçok yabancı vardı etrafta koşuya katılmak için gelmiş olan.

Buradaki sistem bizim koşulardakinden biraz daha ilkel bir sistemdi. Kayıt yaptırırken sizden hızlı, orta, yavaş gibi bir kategori seçmenizi istiyorlar. Bunun sonrasında da size verilen numarada bir harf oluyor ve startı bu harfe göre gruplandırarak alıyorsunuz. Ve başlangıç süreniz harf grubunuza göre oluyor. Bizde ise çipli sistem var genelde, ayakkabınıza bir çip takıyorsunuz ve başlagıç ve bitişte yerdeki bir platforma bastığınız ana göre zamanlamanız kaydediliyor.

Başlamayı beklerken kafa lambalarımızı evde unuttuğumuz için ufak bir gerginlik yaşıyor olmakla birlikte çok ihtiyaç olmadığına dair kendimizi ikna etmeye çalışıyorduk.

Yorgunluk da değil de yüzümdeki böyle bir kekremsilik:D

Koşu başladı ve gerçekten çok çok güzeldi. Daha önce güneşin alnında gezdiğimiz güzelim botanik bahçesinde akşam saatinde çimlerin üzerinden, ağaçların arasından, suların yanından koşuyorduk. Bir yandan yemyeşil bir yerin içindeyken, bir yandan da mükemmel bir Table Mountain manzarası eşlik ediyordu koşarken.Oldukça tırmanmalı yerler de vardı, oralarda da kuyruklara girip sıra halinde yürüyorduk.

Valla da hesap makinesiyle çekmedim, hareket halinde ve kararan havada çektiğim için böyleler:D

Burada da tost makinesiyle çekilmiş bir Table Mountain manzarası

Hava karardıkça işler değişmeye başladı, düz yoldan değil taşlıklardan, toprak yollardan ilerlediğimiz için önümüzü görmeden gitmek iyice zorlaşmıştı. Etrafımızdaki insanların ışıklarından faydalanarak yola devam ettik ve bu koşuyu daha da heyecanlı hale getirdi aslında 🙂

Ve FINISH. Etrafıma bakınmaktan ve sonrasında karanlıktan hiç fotoğraf çekmemişim malesef.

Derece iyi değil kabul ama ilk elin günahı olmaz (PS. Epey de bir tırmanma vardı ama gerçekten :D)

İlk trail hem de Cape Town’da benim için çok çok keyifli bir tecrübe oldu. Evet trail normal şehir koşularına göre oldukça zorlayıcı bir etkinlikmiş ama gerçekten de doğayı hissetmek için çok güzel bir fırsat. Bundan sonra tekrar denemek istiyorum ama biraz daha buna uygun bir antrenman programı uygulamam şart, özellikle tırmanışlar için. Bakarsınız ilerde birgün Kapadokya’daki 36K’ya katılırım, şu an çok uzak gelse de olması için tek gereken biraz heves ve hırs, 1 km bile koşamazken şimdi 10K koşabiliyorsam bu da neden olmasın?

Eğer koşmaya ilginiz, hevesiniz varsa, seyahat edeceğiniz yerlerdeki koşulara gitmeden bakıp kayıt yaptırarak oraları bir de koşarak görme fırsatı elde edebilirsiniz. Eminim çok keyif alacaksınız.